Kötüyken yaptığım en büyük hata iyi hissetmek için bir ilişkiye, birine ihtiyacımın olduğunu düşünmek oldu. Hep bu arayıştaydım.
Biri çıktı.
Her şeyi unutabileceğime inandırdı beni.
Artık çok daha iyiydim. Aramızda mesafe vardı ama bunun ilişkimize engel olmayacağını biliyordum. Çünkü beni sevdiğini en içten şekilde dillendiriyordu her anda.
Güzel günler geçirdik,güzel anılar biriktirdim bir ayda.
Sonra sebepsizce gitti.
Sokaklarda kaldırımlarda hıçkıra hıçkıra ağlayarak süründüm. İnsanlar baktı ve geçti. Ben saatlerce bağıra bağıra ağladım. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmedi.
5 gün geçti.
Kendim için bir şeyler yapmam gerektiğini o korkunç pazartesi gününden sonra anladım.
Ve bunu yaparken birine bağlı kalmamam ve belki de hayatıma uzun bir süre kimseyi almamam gerektiğini anladım.
Bunun için de perşembe günü terapiye başladım.Bu kendim için attığım ilk adım.
Acı çekerken insan herkesin çektiği acıyı anlamasını bekliyor. Mutlu insanlara anlamsızca bakıyor. Bir şeylere üzülerek, her şeyi zehir ederek ilerlenmiyor malesef. Sadece olduğum yerde sayıyorum. Zaman geçiyor ve hayat devam ediyor.
Kendine olan inancını kaybettiğin an, boşlukta yüzüyor gibi hissedersin ya,aynı öyle hissediyorum.
Toparlanacağıma olan inancım azalıyor. Bir şeylere son vermek daha kolay ve zahmetsiz geliyor artık. Mutluluk ne? Para mı, arkadaşlarınla güzel vakit geçirmek mi, bağlı olduğun değerlere inanç mı ya da aileyle birlikte olmak mı?
Eğer mutluluk bunlarsa ben neden hep dipteyim?